Körlerin fil tarifi gibi Galatasaray'ın içinde bulunduğu durum hakkında görüş bildirenlerin sayısı adeta sınırsız.
Kendisine GS yönetimi tarafından açık çek verilen teknik adam, Fatih Terim'in iki yıldır başarısız olduğu da açık.
Haydi diyelim ki başarısızlık sebepleri de belli.
Ama şimdi Terim ve GS bu duruma çare olarak ne yapmalı? İşte bu açık değil.
Açık olmayan bir şey daha var. O da Başkan Canaydın'ın düşünceleri.
Terim'e hep güvenmiş olan Canaydın, kendisine dört çıkış yolu öneren Terim'den neden vazgeçmiş görünüyor?
Ya da acaba gerçekten vazgeçti mi? Yoksa seçim arifesinde bir tartışma konusunu elemek mi istedi?
Spor medyasındaki belli başlı, isim yapmış kişileri izlemeye çalışırım.
Futbol ile ilgilenen hemen herkesin, seyirciler dahil maçlar, oyuncular, teknik adamlar ve yöneticiler hakkında ayrıntılı görüşleri vardır. Bunları yadırgamam, ama kişiliklerini oldukça tanıdığım, sadece sporculuk dönemlerindeki uygulamalardan ibaret olmayan fikri birikimlerinden de haberdar olduğum kimi yazarı tanımakta güçlük çekiyorum. Yetersiz buluyorum.
Olayın çok boyutu var, ama son olarak iki devre arası Terim'in Antalya hazırlıklarında gerçekleştirdiği noktadan neden geriye düştüğüne öncelik veriyorum. Bu hususu irdelemek gerekmez mi?
Orada Almanya lig lideri karşısında sergilenen oyun kalitesi (netice önemli değil) neden yinelenemedi? O oyunun temelinde yatan unsurların sürekliliğini neden sağlayamadı da hiç beklenmeyen yenilgiler yaratan zafiyet ortaya çıktı?
GS'nin genç ve isim yapmamış futbolcularının hangi koşullarda başarılı olduklarını bizim uzman yazarlar -TV'de her akıllarına gelenleri vecize sanarak dile getirenlerden söz etmiyorum- neden irdelemezler?
GS'nin hemen tüm maçlarında en fazla top kaybeden bir takım olması, acaba önlenmesi olanaksız bir durum mu oluşturuyor?
GS'nin eski başarılarında en önemli unsurlardan biri olan 'sürekli baskı'yı Terim, acaba Antalya maçlarından sonra; isabetli tek ve kısa pas sistemiyle birlikte neden sürdüremedi?
GS'nin maçlarını seyreden her seyircinin aşağı yukarı yapabileceği değerlendirmeleri, biraz ayrıntılı ve daha renkli biçimde yineleme ötesinde konuya daha anlamlı yaklaşmak gerekmez mi?
Doğrusu bunu en çok, kendilerini lise yıllarında yakından tanıdığım Coşkun Özarı ile Turgay Şeren'den beklerdim.
Bizim spor medyasının habercilik yanının hiçbir zaman doyurucu olduğunu düşünmedim. Onun için de Terim'in son dönem kararlarının ardındaki gelişmelerin nelerden ve kimlerden kaynaklandığını bilmiyorum, bilinmeyenlere dayanarak yorum yapmak da istemiyorum.
Bunları araştırmak ve biraz gayret ederek, her futbol seyircisinin kolayca öne süreceği basit görüşlerin ötesine geçmek konunun profesyonellerinden beklenir.
Kanımca şimdi araştırılması gereken hususların başında Canaydın'ın, kendisi için oldukça sıkıntılı geçecek, kongrede kazanması halinde nasıl bir formül hazırladığı gelmektedir.
Kongreye kadar geçecek süreç içerisinde, GS, Terim yönetiminde oynayacağı maçlarda, Antalya'da kazanılmış ve başarıyla uygulanmış esaslara dayalı bir sistemi neden yeğlemez? Tabii bunun gerçekleştirilmesi, sporcularda şimdi egemen olduğu gözlemlenen, öncelikle inandıkları teknik adamı kaybetme moral bozukluğunun ortadan kaldırılmasını gerektirecektir.
Terim'in antrenörlük sürecinde, geçmişte kazandığı büyük başarıların son yıllarda yok olmasının verdiği ezikliği iyi değerlendirmesi ve şimdi gerçekçi yaklaşımla bu ilk sorununu çözmesi beklenir.
İster görevine GS ile Türkiye'de devam etsin, ister başka seçeneklere açılsın.
Gerek kendisi, gerek GS hakkında yapılan, içeriksiz olmaktan öte seviyesiz de olan yaklaşımları yok farz ederek.
* * *
KİTAP NOTU: Turkish Daily News gazetesinin kurucusu İlhan Çevik'in gazeteciliği dışında en önemli uğraşı Rotary ile ilgilidir. 'Uluslararası Rotary 2430. Bölge 1995-96 Dönemi Guvernör'lüğü yapmış olması bu alanda unutamayacağı bir deneyimdir. Şimdi yayımladığı 'Rotary'de Görüp Yaşadıklarım'da 41 yıllık Rotary yaşamını anlatıyor.